Bilim Cevap Arıyor!
Kahin mi Şarlatan mı?
Geleceği görmek, düşünce okumak gibi doğa üstü kavramlar gerçek olabilir mî? Bazı insanlar geleceği yıllar önceden görebilme yeteneğine mi sahipler?
• 1898 yılında, Morgan Robertson isimli bir yazar, "Futility" İsimli bir roman yayınlar. Robertson romanında, nisan ayının sisli, ka­ranlık bir gecesinde buz tutmaya yüz tut­muş soğuk sularda yol alan TİTAN isimli lüks bir dev transatlantiğin ilk yolculuğunda bir buzula çarparak, yavaş yavaş batması ve ge­minin etraftan yardım alamayışı gibi can­kurtaran botlarının da eksik olması nedeniy­le yüzlerce yolcunun boğularak, donarak öl­mesini dramatik bir biçimde anlatır. Kitabın yayınlanmasından tam on dört yıl sonra, ya­zarın kitabında tanımladığı gemiye tıpatıp benzeyen TITANIC isimli transatlantik, ben­zer bir sisli nisan akşamında ilk yolculuğun­da bir buzula çarparak battığında, bu kez gerçek yolcuların yaşadıkları, romanda anla­tılanlara tıpatıp uymaktadır.
1934 yılında profesör J.B. Rhine'in Duke Üniversİtesi'nde ilk parapsikolojİ deneylerini gerçekleştirerek, telepati, kehanet, medyumluk,
radamus gibi ünlü kahinlerin sözlerini anla­mak için hayatlarını harcayan İnsanlar oldu­ğu kadar, kendilerini açığa çıkarmayan an­cak benzer deneyimler yaşayanların da azın­lıkta olmadığı düşünülür. En azından her ak­sam görülen sıradan rüyaların bir parçasının bile gerçekleştiğini görmek, çoğu insanın ar­tık üzerinde durmadan geçtiği bir ayrıntı ha­lini almıştır. Bilim ise bu vakaları, İngilizce is­miyle Extrasensory Perception (ESP) veya olağan dışı gelişmiş duyu keskinliği olarak adlandırıyor. Şaşırtıcı olansa su ki, sıradan bir insan için bir grup bilim adamının insan üstü gayretle, belki umutsuzca kanıtlamaya çalıştığı doğa üstü bir kavram gibi görünen
psikometri gibi doğa üstü kavramları bilimin uğraş alanı içine sokmasının nedenlerinden biri olan bu olay, dünyada ne ilk­
DÜŞÜNCEYİ ÖLÇMEK:
Beynin düşünme sırasında yarattığı enerjiyi ölçmek ESP İle uğraşan bilim adamlarının ana problemi haline gelmiş.
tir, ne de son olur. Nost-
l CHIP | ŞUBAT 2003
HI-TECH
Bilim Cevap Arıyor!
ESP, kıyısından köşesinden de olsa, ba­zen düşünce gücünüzle odanızdaki ışıkları açıp kapamanızı veya monitörü­nüze uzaktan kumanda etmenizi sağla­yan bir bilgisayar kontrol cihazında kar­şımıza çıkabiliyor. Peki, ESP gerçekten nedir?
Gizli servisler ve kahinler
İnsan beyninin geleceği görebilmek, başka bir insanla, mekan ve fiziksel bağlılık olmaksızın iletişim kurabilmek gibi yetenekleri olduğunu savunan ESP teorisyenleri, paranormal aktiviteleri tanımlamak için, içinde bulunduğumuz cağın, geçmişe göre çok daha uygun ol­duğunu düşünüyorlar. Teoriye göre, bilgiyi radyo dalgaları veya elektro­manyetik ışınlarla taşımak mümkün ol­duğuna göre, bir çeşit elektromanyetik dalga yaratabilen insan beyninin de düşüncelerini bilgi paketleri halinde kodlayarak başka beyinlere gönderme­si veya alması mümkün olabilecektir. Tek sorun, insan beyninin şu an bu işle­mi gerçekleştirecek kadar gücünün ol­mamasıdır, ama ayın veya komşu geze­genlerin gözlemlerinin yapıldığı orta­çağ döneminde de insanın bu gezegen­lere ulaşacak gücünün olmadığının ha­tırlanması gerektiğinin altını çiziyor araştırmacılar.
Parapsikoloji alanında medyanın en çok ilgisini çeken deneylerden bir kıs­mını ise şüphesiz, gizli servislerin yük­sek ücretlerle çalıştırdıkları "uzmanla­ra" yaptırdıkları çalışmalar oluşturuyor. Bu çalışmalar sırasında bilimsel kriter­ler göz önüne alınmasa da, batılı ülke­lerin gizli servisleri, komik duruma dü­şebileceklerinden çekinmeden, aradık­ları insanların, delillerin yerlerini kahin­lere, medyumlara sorduklarını ve kimi
KAHİNLER İz PEŞİNDE: Gizli servisler, sık olmasa da "aradıklarına" ulaşmak için kahinleri kullandıklarını itiraf ediyorlar. Şaşırtıcı olan ise, bu operasyonların başarılı olması.
zaman, bu uzmanların verdikleri bilgi­lerle, hedeflerini "elleri ile koymuş" gibi bulduklarını açıklıyorlar.
Doğaüstü deneyler
ESP'nİn bilimsel saygınlık kazanması ise elbette romanlar, söylentiler veya efsaneler üzerindeki çalışmalarla olma­dı. Profesör Rhine, bazı insanların tele­patik güçleri olduğunu kanıtlamak için bugün Zener Kartları olarak bilinen ve Karl Zener tarafından dizayn edilen, ar­ka tarafında yıldız, kare, daire, artı işa­reti ve dalga şekille­ri bulunan 5'er kartlık 25 desteden oluşan bir testi, de­nekler üzerinde uy­guladığında, tele­patik güçlere sahip olduğuna inanılan deneklerin 25 des­tedeki tüm kartla­rın arkasındaki şe­killeri doğru bildiği gözlendi. İstatistik­sel anlamda, şans olarak açıklanması mümkün olmayan bu başarılı deneyler sonrasında bilimsel platformda yankı uyandıran Profesör Rhine'nin deneyleri başka bilim adamları tarafından da farklı denekler üzerinde uygulanıp, benzer sonuçlara ulaşılınca, bilim dün­yası, İnsan beyninin "açıklanamayan" bir güce sahip olduğunu resmen kabul etmiş oldu.
Deneyler Zener kartları ile de sınırlı kalmadı... 1970'lerde bir gurup araştır­macı, random (rastgele) bir sayı maki­nesinin karsısına oturttukları denekler­den, yüzlerce kez makinenin ürettiği sayıları tahmin etmelerini istediler ve bilim dünyası bir kez daha şaşkınlığa boğuldu. Buna karşılık ESP'ye İnanma­yan bilim adamlarının gelişkin bir bey­nin düşük olasılıkları bile hesaplayarak
kumar oynayabilecek kapasiteye sahip olabileceği argümanı ile deneylerin so­nuçlarını farklı yorumlamaları da bilim dünyasında taraftar toplanmış bir eği­lim. Kaldı ki Morgan Robertson'un yaz­dığı Futulity kitabının, gemicilik hak­kında bilgisi olan herhangi biri tarafın­dan kolayca yazılabilecek teknik bir ki­tap olduğu da tartışılmaktadır.
Nisan ayında ısınan havayla ana kütlelerinden kopup bası bos dolaşan buzulların kuzey den izlerinde tehlike oluşturduğu tüm denizcilerin bilgisi da-
TAROT KARTI
DEĞİL:
Zener kartları,
pisişik güçlere sahip insanları ortaya
çıkarmak kin dizayn edilen testlerde kullanılıyor.
hilindedir ve biraz İleri görüşlü bir de­nizcinin on, on beş sene sonra ne tip gemiler inşa edileceğini bilmesi de şa­şırtıcı olmamalıdır. O büyüklükte bir gemiye, devasallığı ifade eden Titan ke­limesinden türetilen bir isim verilmesi de aslında vasat yaratıcılık örneği kabul edilebilir. Ancak yine de akıllarda kalan soru şu ki, iyi bir denizci tüm bunları bilse de, çevredeki gemilerin, Titanic'in yardım sinyallerini dev gemin İn eğlen­cesi sanıp yardıma gitmeyişleri ve dün­yanın en büyük gemisinde affedilmez bir ihmalkarlık olarak yeterli tahliye bo­tunun bulunmaması gibi detayların tü­münün birden gerçekleşmesi ihtimalini on dört sene önce yazması Robert-son'un şanslı bir tahmini midir, yoksa gerçek bir ESP örneği midir? m
Cem Şancı, cemsanci@chip.com.tr
BEYİN DALGALARI: Elektromanyetik cihazlarla beyin dalgalarının varlığını İspatlamak mümkün.
CHIP | ŞUBAT 2003