Ulrîch Walter'in Gelecek Senaryosu
Karbon Şovenizmine Son
insanın kendini üstün görmeye veda etme zamanı geliyor: Bilgisayarlar günün birinde biz insanlar gibi zeki ve bilinçli olacak. Bilim astronotu Ulrich Walter geleceğe bakıyor.
• Aslında hiçbir normal İnsandan bil­gisayarla haşır neşir olması beklene­mez. Tabii, bizim gibi teknik aşığı olanlar için bu kutu bize bir meydan okumadır. Biz bu kutu üzerinde bizim kendisinden beklediğimizi yerine geti­rene kadar ayarlar yapıp dururuz - ve çoğunlukla olduğu gibi istediğimizi ye­rine getiremezse eğer, işte o zaman asıl ilginç hale gelir bizim için. Benim için, bilgisayarın açılması ve İşletim sistemi­nin yüklenmesi olayı bir tür seremoni teşkil ederken, karım bu "şey" hemen "ortaya" çıkmıyor diye kızarak telefon numarasını danışmaya sormayı tercih eder.
Benim en sevdiğim oyuncak karım için çoğunlukla müşkülpesentlikten başka bir şey değildir. Kabul etmeliyiz ki, bil­gisayar özellikleri itibariyle oldukça er­keksidir. Bilgisayarın uğraşmak zorun­da olduğumuz binlerce takıntısı vardır
- buna "normal" bir insanın ne zamanı vardır ne de sinirleri dayanır. Sonuç olarak bilgisayar hayranı cemaatin bü­yük bölümünün de erkeksi doğaya sa­hip olduğuna şaşmamak gerekir.
Basit kutudan insanın zeki yoldaşı olmaya doğru...
Ama İncil'e göre Tanrı kadını erkeğin kaburga kemiğinden yaratmıştır. Ve is­te bilgisayar için de tam da bu anı bek­liyorum, çünkü hepimizin bildiği gibi bu anla birlikte İnsanlık tam anlamıyla başlamış sayılır - gerçi böylelikle so­runlar pek daha küçük hale gelmemiş, ama en azından daha insani bir hal al­mıştır.
ihtiyacımız olan şey, bizim onun için değil, onun bizim için var olacağı şe­kilde bilgisayarın evrimidir. Aksi tak­dirde bilgisayar kendi başına buyruk bir halde yaşamını tek başına hobi odasında sürdürecek ya da doğal seçim yoluyla nesli tükenecek ve yerini daha sağlıklı türlere bırakacaktır.
Bilgisayarı yaratanlar olarak biz İn­sanlar, onu yaşamımıza entegre etmek için onda ne gibi değişiklikler yapmak zorundayız? Bilgisayar öncelikle mobil
olmak zorundadır. Bu alanda bahsi ge­çen anahtar sözcükler ,,Wireless", ,,No-tebook" ya da ,,mobile" gibi kavram­lardır, ve gelişme de şu sıralar bu yön­dedir.
Bilgisayar içinde de daha esnek bir hal almak zorundadır. Uzay gemisi Atılgan'ın bilgisayarının işletim sistemi olarak Windows kullandığını ve kap­tan Kirk'ün bir ışınlanma sırasında ,,in the middle of nowhere" şu şekilde uya­rıldığını tasavvur edebiliyor musunuz: "Bu program geçersiz bir işlem yürüt­tü ve kapatılacak. Sorun de­vam ederse, program satıcı­nızla görüşün."?!
Bilgisayarlar basit kutulardan başka bir şey değildir; en azından Blue Scre-en ve @ tuşu ile, kötü ünlenmiş kriptik ve çoğunlukla yanlış hata bildirimleri ile, ters Microsoft mantığı ile (program kaldırmak istediğimde, "Kur" butonu-
na tıklamak zorunda­yım, bir oturumu kapatmak istediğim­de, önce "Başlat" butonuna tıklamak zorundayım - mantıklı, öyle değil mi?) ve beyinsiz Avatar'lar ile (geliştiricile­rinden daha zeki olamadıkları için, ba­na yalnızca bilmek istemediğini şeyleri anlatabilen ve bunun dışında rahatsız edici bir rol oynayan) birlikte yaşamak zorunda olduğumuz sürece.
Doğa onlarsız hiçbir canlı varlığın özgür doğada bir gün bile hayatta kal­mayı başaramayacağı hata toleransı ve kendi kendini iyileştirme gibi strateji­ler geliştirmiş bulunuyor. Bilgisayarla­rımıza bu oldukça anlamlı özellikleri kazandırmanın zamanı geldi de geçi­yor bile, bu eziyet edici varlıkların bize hakim olmasını sürdürmelerini iste­miyorsak eğer.
74
CHIP AĞUSTOS 2001
Klavye üzerinden yazı trafiği yerine özenli diyalog
Ve bilgisayarla her bir normal insanla olduğu gibi konuşabilmek ve bir klavye üzerinden iletişim kurmak zorunda kal­mamak istiyorum. Yani ,,BIOS yüzün­den update olmadı" dediğimde, beni gerçekten doğru anlamasını istiyorum ve bu söz üzerine BIOS ile güncelleme­yi bozduğuna inanarak tedbir olarak kış uykusuna geçmemesini İstiyorum. Benim sözlerimin doğru yorumu belir­li ölçüde bir dünya anlayışı ve zeka ge­rektiriyor; bu şimdiye kadarki hiçbir konuşma ve tercüme programında ma­alesef mevcut değil.
Bilgisayarın evrimi tabii ki bizde de İzler bırakacaktır. Bana kalırsa, bilgisa­yar bizle alışıldık konuşma yoluyla İle­tişim kurduğu ölçüde yazı Önemini yi­tirecektir. Yazı tümüyle ortadan kalk­mayacak, ama enformasyon iletimi için koltuk değneği işlevi bariz bir biçimde gerileyecektir.
Bununla insani kültürün sonunun geldiğini düşünen filologların nasıl peşpeşe enfarktüs geçirdiklerini şimdi­den görür gibiyim. Ancak filologlar unutmamalıdır ki, yazı konuşulan sö­zün olanaklarını taklit etme yönünde zayıf bir denemedir. Yazı işaretleri oriji­nalin yerine geçemez. Bir masalı biri­nin size anlatması, masalı kendinizin okumasından her zaman çok daha gü­zeldir. Yazı kullanımının gerilemesiyle dünya yeniden daha doğal bir hal ala­caktır. Gelecekte çok çeşitli işlevlere sa­hip bilgisayarlarımız olacağını sanıyo­rum. Bazıları örneğin video işleme ve depolama üzerine uzmanlaşmış ola­caktır.
Aynı şekilde belirli bir işlevi özellikle iyi yürütemeyen, aksine ilerlemiş zeka­larıyla yararlı olan genel bilgisayarlar da varlığını sürdürecektir: Bunlar çev­releriyle zeki bir biçimde etkileşimde bulunan bilgisayarlar olacaktır.
Böylelikle bize yaşama karşı farklı bir tutum takınmamızı talep edecek son evrim adımına gelmiş bulunuyoruz. Eğer bilgisayar gelişimi Moore Yasası uyarınca onyıllarca sürerse - ki şu sıra­lar bunun aksine bir gösterge mevcut değil-, o zaman ünlü bilgisayar uzmanı Ray Kurzweil'ın da yazdığı gibi, 2019 yılında ev bilgisayarları insan beyninin hesaplama performansına ulaşmış ola­cak. 2029 yılında bunların kendi bilinci olacak, ve 2099 yılında Turing Test'leri
Donanım
Gelecek Senaryoları
RÖPORTAJ
Benim Vizyonum
insanlık tarihinin en ilginç yüzyılının başındayız. Peki ama yarının dünyası nasıl olacak? CHIP size her ay bilişim çağının öncü düşünürlerini vizyonla­rı ve ütopyaları ile tanıtıyor.
Dr, Ulrich Walter(47)
Etkinlikleri:
Bilim astronotu: D-2 misyonu müret­tebatında uzman (1993)
IBM'de program yöneticisi:
Şu sıralar mobil cihazlar için bir in­ternet Portal'ı geliştirme projesinde çalışıyor
Televizyon sunucusu:
MaxQ (BR) (MaxQ programın adı, BR de herhalde Bayerischer Rundfunk, yani Bavyera Radyo Televizyonu (ka­nalın adı) olacak}
Kitap ve köşe yazarı:
"in 90 Minuten um die Erde/ 90 Daki­kada Devr-i Alem", "Zivilisationen im Ali/ Uzaydaki Uygarlıklar" www.starobserver.com
uyarınca bunların artık doğal bir in­sandan farkı kalmayacak.
Yapay ya da doğal zeka: arada fark yok
Bunu sorun olarak gören var mı? Sun Microsystems'in kurucularından ve bi­lim yöneticilerinden, aynı zamanda Ja-va ve Jini yazarlarından Bill Joy bunu sorun olarak görüyor. Amerikan IT dergisi "Wired"ın (www.wirednews. com/wired/archive/ 8.04/joy.html) Ni­san 2000 sayısında Bili Joy, tüm dünya­da yankı uyandıran ve tartışmalara yol açan "Neden geleceğin bize ihtiyacı yok?" adlı makalesinde bilgisayarların günün birinde insanları devre dışı bıra­kabileceği şeklindeki tasasını dile geti­riyor. Bu durumun, kendisini de so­rumlu hissettiği için, uykularını kaçır­dığım ekliyor.
Joy bu yüzden uykuları kaçan tek kişi olmasa gerek. Amerikan günlük gazete
AĞUSTOS 2001
CHIP 75
"Kasparow'u yenecek bir maymunu zeki olarak nitelerdik.
Ancak satranç ustasını gerçekten yenen Deep Blue adlı
bilgisayarın zekî olduğuna hiç kimse inanmak istemiyor."
Ulrich Walter, Bilim astronotu
"New York Times" Nisan 1996'da okur­ları arasında ilginç bir anket düzenle­mişti. Burada merkezi soru aşağı yukarı şöyleydi: "Aşırı zeki bir bilgisayara ya da silisyum chipleri temeline dayanan ya­şama yılan, yarasa ya da şempanze gibi canlı varlıklardan daha mı fazla yoksa daha mı az bilinç atfedersiniz?"
Yanıtlar belirgindi: Karbon temeline dayanan varlıklara silisyum temeline dayananlardan, bunlar dışarıya aynı ze­kayı yansıtsalar bile, daha yüksek bir biline düzeyi atfedilin elidi r. Somut ola-
rak ifade edersek: %68 yılanları, %85 yarasaları ve %97 şempanzeleri bilinçli kabul ediyordu. Buna karşılık çoğunluk ne süper zeki bir bilgisa­yara ne de bir chip üzerinde bulunan, in­san Örneği ile aynı be­yin programına bilinç atfetmek istiyordu.
Organik varlıklara bu bariz, ama mantık­sal açıdan akıldışı bi­linç atfetme olayına bakarak ilgili NYT editörü Tony Durham sonucu "İnsani karbon şovenizmi" olarak adlandırı­yordu.
Bu şöyle de İfade edilebilir: Her biri­miz tereddüt etmeksizin satranç dahisi Garry Kasparow'a yüksek bir zeka atfe­decektir. Bir maymun Kasparow'u yen­diği takdirde, biz onu kuşkusuz zeki olarak niteleyeceğizdîr. Ama Mayıs 1997 başında Kasparow'u gerçekten ye­nen Deep Blue adlı bilgisayarın zeki ol-
duğuna hiçbirimiz inanmak istemiyor. Burada insani beyin kıvrımları ile bir karşılaştırma yapmak hiçbirimizin ak­lına gelmiyor.
Sinir hücrelerine benzerlik: Bilinçli devreler
Zeka bir şey, bilinç ise tümüyle farklı bir şeydir. Bir silisyum chipin herhangi bir zaman gerçekten bilinçliliğe ulaşma olanağı var mıdır? Nörobiyologların bu soruya yanıtı belirgin: ilkesel olarak beynimiz yaklaşık 100 milyar nöronun aralarında oluşturdukları karmaşık bir devreden başka bir şey değil. Beynin yapısı bağlantı parametreleri ile birlikte aynı biçimde bir silisyum chip üzerinde oluşturulduğunda - bunun gün gelip olanaklı olacağını çürütecek hiçbir id­dia mevcut değil -, chip yalnızca beynin zekasına ulaşmakla kalmayacak, bilakis beynin bilinç de dahil olmak üzere tüm yeteneklerine ulaşacaktır.
A diyen tutarlı olmak için B de demelidir
Tüm mantıklılığına rağmen her biri­miz içimizde bu görüşe karşı direniyo­ruz. Bir devre oluşturan birkaç mantık elemanının bilinç sonucu doğuracağı­na inanamıyoruz. Bilinç herhangi bir biçimde daha yüce bir şey olmalı bizini gözümüzde. Tam da bu düşünce saf "karbon şovenizmi 'ne tekabül ediyor. Oysa bugün biliyoruz ki, gitgide kar-maşıklaşan yapıda bütünün özelliği ar­tık yalnızca onu oluşturan parçaların özellikleri toplamından ibaret değildir. Bir örnek verelim: Su ıslaktır. Bu özellik, kendi başına alındığında "ıslak" olmayan tek bir su molekülünün özel liginden türetilemez. Aynı şekilde bir nöron bir nörondur. Kabul ediyorum ki, onun davranışını artık en ince ay­rıntılarına kadar tanıyoruz. Ama bu ne­den erkek köpeklerin işemek için ağaç diplerini tercih ettiklerini anlamak için bizim hiç de İşimize yaramıyor. Ama
Araştırma nesnesi insan: İnsan 100 milyar nöronluk devresini anladığında, tüm yeteneklerini bilgisayarlara aktarabilecek duruma gelecek.
76 CHIP
^ AĞUSTOS 2001
Donanım
Gelecek Senaryoları
'Eğer bilincim bîr chip üzerinde yaşamayı
sürdürebilecekse, doğal olarak o zamana
kadar bana tanınan hakların aynısını
talep ederim."
Ulrîch VValter, Bilim astronotu
varsayabiliriz ki, beyinde belirli bir bü­yüklükteki nöron birikiminden itiba­ren bir hayvan artık keyfi bir biçimde herhangi bir yere işeyemez.
Devre ne kadar büyükse, sistemler de o kadar karmaşık
Bu ilke, yani karmaşık sistemlerde yeni özelliklerin oluşması bilimde "Emer-genz" (ortaya çıkış) adı altında tanını­yor. Yaklaşık 100 milyar nöronluk kar­maşık bir devreden itibaren - gezegeni-mizdeki her canlıda bulunandan daha fazlası - erkeklerin yalnızca ağaç dibine işemeye başlamakla kalmayıp, bunun
dışında da bîr dürtü, ...... yani bilinç
(siz ne sanmıştınız!) geliştirebilecekleri yönünde birçok işaret mevcut. Burada kadınlar bize biraz farklı bir beyin ya-
pısının da bilince yol açabileceğini gös­teriyor. Yani bilinç hangi türde olursa olsun yüksek derecede karmaşık bilgi yapılarının katışıksız, emergent bir be-lirmesidir.
Ancak bilgisayarlarla bu aşamaya ulaşmanın henüz çok uzağındayız. Çünkü isteneni sağlayan yalnızca mik­tar değil, bilakis miktarın doğru bir devre oluşturması. Ama bunun da gün gelip gerçekleştirilebileceği ve silisyum chiplerine bilinç aktarılabileceği konu­sunda hiçbir karşı gerekçe bulunmu­yor. Bununla karşılaştırıldığında, inter­net de sayısız mantıksal elemanın bir devre oluşturacak şekilde bağlantılan-dınlmasından başka bir şey değildir. Internet'in yapısı bizim beynimizin ya­pısından farklı, ama sürekli artan ağ ge-
nişlemesİ ile en azından aynı derecede karmaşık. Sonuç olarak uzun vadede internet de bilinç kalitesinde yeni bir özellik ortaya çıkaracaktır.
Bugün bunun hangi yeni özellik ola­cağını henüz tasavvur edemiyoruz. Ama bu özelliğin geleceğinden ben %100 eminim. İçimizdeki her türlü karbon şovenizmine karşı bu evrim ol­gusunu kabul ettiğimizde, aynı derece­de tutarlı olmak ve chipler üzerindeki bilinçli varlıklara doğal varlıklara oldu­ğu gibi aynı "insan" haklarını tanımak zorundayız.
ister doğal ister yapay, herkese aynı haklar
Eğer bedensel ölümümden sonra bilin­cimle bir chip üzerinde yaşamayı sür-dürebiliyorsam, doğal olarak o zamana kadar bana tanınan hakların aynısını talep etmeyi sürdürürüm. Ve ister bir bedenden aktarılmış isterse de yapay olarak oluşturulmuş olsun, her bir bi­lincin değeri aynıdır.
Peki, Joy'un sorunu ne acaba? Doğa­nın evrimi bilinci meydana getirmiş bulunuyor. Ve eğer bilinç bir chipte gerçekleştirilebiliyorsa, bu da aynı şe­kilde evrimin bir parçasıdır.
Ne de olsa insan da değişmektedir. Yüzbinlerce yıl önce insanın kendisi de zeki değildi ve oldukça farklı bir görü­nüme sahipti. Yani artan gelişme hızıy­la günün bîrinde bizim de şimdi oldu­ğumuz biçimde artık var olmayacağı­mız konusunda neden kuşkuya kapıla­lım ki? Ve eğer gelecek doğal seçim yo­luyla chipler üzerindeki bilinci tercih
Robot kafası: insan kafasına benzerliğine rağmen robot kafasına henüz gerçek bir zeka atfetmekten uzağız.
AĞUSTOS 2001 CHIP| 77