Ernst Pöppels'den Gelecek Senaryosu
Beyin Kendini O Kadar Kolay Kopyalatmayacak
Beyin araştırmacısı Ernst Pöppel'in, yapay zeka araştırmalarındaki yanılgılara, insanlarla maymunların ortak yönlerine ve gelecekteki zahmetsiz insan-makine iletişimine dair görüşleri...
İnsan zekası, bilinci ve yaşantısı teknik olarak tümüyle simüle edilebilir mi? Bu soru bilgisayar bilimcileri ve beyin araştırmacılarını aynı tarzda hareket etme­ye yöneltse de, ortaya birbirinden çok farklı yanıtlar çıkıyor. Bilgisayar bilimci Ray Kurzweil "insan beyninin 2029 yılına kadar tamamen çözümleneceğini ve yapay nöronal sistemlere aktarılacağını" ileri sü­rüyor. Bu etkileyici ifade aslında sadece bir
saçmalık. Daha kibar bir ifade kullanırsak, "bilimsel tanımlamalar daima akılcı temel-lendirmelerle şekillenir. Bu değerlendir­meye göre Kurzweil'ın tezinin bilimsel bir yanı yok". Beynin neden kolaylıkla çözüm­lenip kopylanamadığını anlamak için bu son derece karmaşık organ hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Araştırmacılar geçti­ğimiz yüzyıldan bu yana dilin anlaşılması, yüzlerin tanınması ve hareketlerin güdü-
mü gibi belirli ustalıkların her birinin be­yinde yerel olarak sınırlandırılmış modül­lerle temsil edildiği fikrinden hareket edi­yor. Bu modüllerden yalnızca yüz tane ol­duğu varsayıldığında ve modülün sadece etkin olup olmama durumu göz Önüne alındığında dahi, beyinde yaklaşık 1030 farklı İşlev hali ortaya çıkar. Basitleştirilmiş modelde bile Öncelikle sistemin olası halle­rinin çeşitliliği için anlamlı betimleme
CHIP l EYLÜL 2001
arkadaşlar şimdi beyni inceliyoruz!" diyo­ruz.
Yapay zeka araştırmaları, biyolojik nu­muneyi küçümseme eğiliminde. Yapay ze­ka araştırmalarının temel kabullerinden biri, "insan zekasının simülasyonunun in­sanın yalnızca Öğrenilebilir reprezentas-yonları; yani kelimelerle ifade edilebilen her şeyi kaydederek, kesin kurallarla ve bil­ginin temsiliyle bilgisayara aktarılabilece­ğini" ifade ediyor. Gözden kaçan, bilginin birbirine sıkı sıkıya bağlı en az üç formu­nun olduğu. Yapay zeka araştırmaları her şeyden önce bilginin açık formuna yoğun­laşıyor. Oysa dolaylı ve sezgisel eylemleri kapsayan ikinci alan ilkinden çok daha bü­yük. Hareketlerin akısı dolaylı yollarla programlanıyor ve kararlar, duygulara da söz hakkı tanındığından, geniş Ölçüde sez­gisel bazda veriliyor. Duygusal tınılar, bu duyumlar doğrudan kelimelere dokülemi-yor olsa da daima mevcut ve yapay zeka araştırmalarında genelde dikkate alınmı­yor.
Üçüncü ve en önemli nokta ise, resim halindeki bilgileri kapsayan piktoral bilgi formu. Hayat hikayemiz ve kendi kişisel portremiz, kendimizden ve hayattan aldı­ğımız resimlerden oluşur. İnsanın bir res-rni aklında tutabilmesi İçin onu bilgisayar­dan farklı olarak bir kez görmesi yeterlidir. Yapay sinir ağları, resimleri ve modelleri "öğrenebilir" Ancak ağlar bunun için ol­dukça uzun süren antrenmanlara ihtiyaç duyar. Şimdiye dek beynin "One-Try-Lear-ning" adlı eylemi nasıl başardığına dair bil­gi bulunamadığından, bu yeteneği bir bil­gisayarda gerçeğe dönüştürmekten uzağız. Aynı durum dolaylı bilgi için de geçerli. Söz konusu yeteneğin yapay sistemlere ak­tarımı konusunda iddialı ifadeler kullan­mak için beyin hakkında çok az bilgi sahi­biyiz.
Somut bilginin eksik olduğu durumlar­da genelde düşünce oyunlarına başvuru­lur. İnsanın nöron yapısının tamamı bir si­lisyum chip'e aktarıldığında neler olabilir.?
Chip, bilinç de dahil olmak üzere bey­nin tüm özelliklerini gösterebilmeli. New York Times redaktörü Tony Durham bu yargıyı inkar etmenin "Karbon Şovenizmi" olduğunu söylüyor. Gerçekte beynin silis­yum tabanlı sistemlere birebir kopyalanıp kopyalanamayacağını şu anda gelinen noktaya bakarak yalanlama ya da doğrula­ma şansına sahip değiliz. Çünkü bilinçli durumların oluşumu İçin gerekli molekü-ler ve biyokimyasal koşulları henüz bilmi-
İnsanlık tarihinin en ilginç yüzyılının basındayız. Peki ama yarının dünyası nasıl olacak? CHİP sîze her ay bilişim çağının öncü
düşünürlerini vizyonları ve
ETKİNLİKLERİ: Münih'teki Ludwig Maxi milians Üniversitesi'nde klinik psikoloji enstitüsü
Gehirn und Bewusstsein/ Beyin ve Bilinç, Weltvvissen, Wissenswelt/Dünya Bilgisi,Dünyası
formları bulunmalı. Söz konusu ilişkide "anlamlı" sözcüğü her ayrı duruma yüz ba­samaklı ikili (binary) bir sayı bağlanması durumu için değil sistemin olası halleri arasındaki bağlantı için kullanılıyor. Bu görev biyologlar ve psikologlar tarafından tek basına çözülemeyecek kadar büyük. Ancak yaratıcı matematikçiler ve farklı çö­züm metotlarının kombinasyonuyla beyni gelecekte modüler düzlemde kavrama ve tanımlama başarılabilir.
Oysa Kurzweil kendi tahminleriyle bu söylenenlerin dışına çıkıyor. Beynin, Kurz-weil'ın talep ettiği şekilde tam analizi için modüler düzlemin yani sıra nöronal düz­lem de dikkate alınmalı. Bu düzleme geçil­diğinde artık yüz birimle değil her biri on bin ayrı nörona bağlı yaklaşık bir milyar si-nir hücresiyle ilgileneceğiz. Böylesine kar­maşık bir sisteme hükmetmek tüm mate­matiksel olasılıkların ötesinde. Oldukça tuhaf, çünkü fizikte tek bir parçacığı araş­tırmak için trilyonlar harcanırken, "Haydi
yoruz. Silisyumun karbondan farklı fizik­sel özellikleri olduğu kesin. Ancak bu fark­lılıkların, insan beyninin tüm özelliklerini kapsar şekilde yeniden oluşturulabilmesi için uygun olup olmadığı da meçhul. Belli başlı kavramların hala açıklığa kavuşturu-lamadığı düşünüldüğünde yapay zeka ile ilgili tartışmaların yeterince verimli olma­dığı görülecektir. Özellikle bilinç konusun­da pek çok yanlış anlama var. Bu kavram aslında beyin ya da yapay zeka araştırmala­rıyla alakalı olmadığından yasaklanmalı. Amerikalı meslektaşlarımın çoğu sabit bir bilinç olduğu ve onun için fiziksel esasların belirlenmesi gerektiği savından hareket ediyorlar. Onlar kendilerini kartezyen akıl­cılığının gelenekleriyle sınırlandırıyor, yani bir kavramı alıp ona gerçeklik atfediyor. Buradaki büyük tehlike geleneklerin yarat­tığı yalın kavramsallıkla kandırılmak ve gerçekleri sorgulamamaya başlamak. Bi­linç kavramını herkes diline doladığından hala bu sözcükle kastedilen anlaşılamadı ->
CHIP | EYLÜL 2001
ve hatta bilincin gerçekten var olup olma­dığı dahi açıklığa kavuşamadı.
Ben farklı bir yaklaşımın daha akılcı olacağını düşünüyorum. Beyin araştırma­cısı olarak algı ve bellek akışının yapısını araştırıyorum. Beynin her defasında İki ya da üç saniyelik çalışma formları hazırladı­ğını ve bilgileri bu arada İşlediğini tespit ettim. Üç saniye çerçevesinde temsil edi­len ve prensipte bildirilebilenleri, o anki durumu "bilinçli" olarak tanımlıyo­rum. Böylece bi­linç bir Öz olmak­tan çıkıp bilinçli hallerin bitişik sı­ralaması halini alıyor. Bu ayrım önemli, çünkü ar-
nasyonunun daha fazla başarı şansı olup olmadığı sorulabilir. İlk bakışta bu alanda gerçekten büyük İlerleme kaydedilmiş gibi görünecektir. Konuşma ve hareket yetisini kaybetmiş hastalar, elektrotlarla cursor'u hareket ettirebiliyorlar ve Cochlea Imp-lantat ile {Cochlea, İç kulaktaki salyangoza verilen ad) bazı durumlarda işitme kaybı­nı giderebiliyorlar. Ayrıca yapay ağ tabaka üzerinde çalışılmakta. Ancak örnekler dikkatle incelendiğinde aşırı iyimserlik için fazla sebep olmadığı görüle­cektir. Beynin eş gerilim potansiyeliyle cursor ha­reketi hastalar için fazla­sıyla zahmetli. Cochlea Implantat yalnızca duy­ma hücrelerinin yerini
maz. Yaptığım deneyler beynin topolojiyi öğrenemediğini ortaya koydu. Yani yapay ağ tabakasının kısa sürede kopyalanması için umudum çok az. Şimdiye kadar ger­çekten başarı vaat eden tek gelişme Par-son hastalarına yardımcı olabilecek be­yindeki elektronik öncüler. Esas itibariyle biyolojik ve elektronik bileşenlerden olu­şan hibrit canlı versiyonları beynin temel fonksiyonlarıyla ilgili yapılabileceklerin çok Ötesinde.
Henüz, beyne bir elektrot yerleştirildi­ğinde olacakları ayrıntılarıyla bilemiyo­ruz. Beyin araştırmalarının en önemli so­nuçlarından biri, bu karmaşık organın hızla çözümlenmesi ve teknik olarak kop­yalanabilmesi öncesinde daha pek çok muamma ile karşı karşıya kalacağımız gerçeği. Diğer yandan araştırma sonuçla­rının gelecekte bize şimdikinden daha fay­dalı olacağı kesin. Beyin araştırmaları ni­hayetinde teknik sistemlerle insan arasında zahmetsiz iletişim sağlayabi­lir. Yaşlı insanların da interneti kulla­nabilmesi için giriş daha basit yapılandırı-labilir. Otomobillerde değiştirilmesi gere­ken öyle çok şey var ki: Kokpit dizaynları insanların gerçek algı yetenekleri dikkate alındığında günümüzde modernlikten çok uzaklaşmış. İnsan aslında üç ya da dört kaynaktan gelen bilgileri değerlendi­riyor. Ancak üst sınıf otomobillerde adeta bilgiye boğuluyorsunuz. Oysa sesli komut iletişimi sürücüye yardımcı olabilir. Tek­nik, gelecekte ancak insan doğasına uy­gunluğu düzeyinde amacına ulaşmış sayı­labilir. Bilgi reprezentasyonumuzun dik­kate alınması şart. Doğru sonuçların elde edilmesi ise beyin araştırmacılarının en Önemli görevlerinden.
EP - Ozan Ali Dönmez, ozand@yahoo.com.tr
tık aranan bilincin merkezi değil, somut olarak zamansa! yapılar. Bu yapılar bilgi­nin her formunun temsili için temel oluş­turacak.
Pek çok karar verme süreci tamamen bilinçsizce gerçekleşiyor. O yüzden dolay-Iılık kriterini bilinçli iç durumların özel belirtisi olarak seçtim. Sözle, yazıyla, jest­lerle ya da farklı yollardan yapılması hiç önemli değil. Bu tanım sayesinde gerçekte neyin ya da kimin bilinçli iç durumlara emrettiği sorusu yanıt buluyor. İletişim-selliğin üç saniye çerçevesi yalnızca insan­larda değil tüm gelişmiş memelilerde gö­rülen bir özellik. Kurukafa maymununun davranışlarını İnceledik. Bu canlılar anlaş­mak ve o anki iç durumlarıyla ilgili bilgi vermek için 40 farklı ses kullanıyorlar. An­cak bilincin biçimsel ve içeriksel işlevleri birbirinden ayrılmalı. Üç saniye çerçeve­sindeki gibi zihinsel faaliyetlerin biçimsel koşulları insanlarda ve gelişmiş memeli­lerde geniş ölçüde benzeşiyor. Ancak her defasında bilinçle temsil edilen İçeriklerde hayvanlardan kesin çizgilerle ayrılıyoruz. Bilgisayarlar zihinsel aktivitelerin biçimsel koşullarını şimdiye dek yerine getiremedi­ler ve yukarıda sıralanan nedenlerden ötü­rü bunu yakın zamanda da yapamayacak­lar. Beynin veriminin yapay sistemlere ak­tarımı bu denli büyük belirsizlik yaratır­ken yapay ve biyolojik sistemlerin kombi-
tutabildiğinden dilin anlaşılması ile ilgili yetenek hastada önceden var olmalı.
Yapay ağ tabaka geliştirme deneylerin­de etkin şekilde görev aldım. Bu konudaki tecrübelerimi aşağıdaki önermede özetli­yorum. "Önümüzdeki on yıl içerisinde hastasının retina implantat'la görmesini sağlayan ilk doktoru 10 bin markla ödül­lendireceğim." Riske girmiş sayılmam, çünkü ağ tabaka çok karmaşık, üç boyutlu bir sistem. Şimdiye kadar olduğu gibi sis­tem folyolara geçirilmeye çalışıldığında topolojik (hacimsel) temsilini (ağırlatıcı tutarlılıkla) değiştirmiş oluruz. Beyin ken­disine ulaşan sinyalleri doğru yorumlaya-
CHIP [ EYLÜL 2001