Uyku ve Rüyalar

4. Rüyalar

Hepimiz rüya görürüz, hem de her gece. Ancak, çoğu zaman uyandığımızda rüyalarımızı anımsamayız. REM uykusu sırasında uyandırılanların çoğunluğu, rüya görmekte olduklarını söylerler. Rüyalar büyük oranda REM uykusu sırasında görülse de, yavaş dalga uykusunda da daha az oranda ve daha durağan rüyalar görürüz. Bu nedenle rüyalarla ilgili araştırmalar, daha çok REM uykusuyla bağlantılıdır. Yine de, REM uykusuyla rüya görmek aynı şey anlamına gelmez. Biliminsanları, rüyaların hammaddesinin daha önceden algılanan ve belleğe kaydedilen verilerin oluşturduğunu düşünüyorlar.

4.1. Neden Rüya Görüyoruz?

Neden uyuduğumuz sorusu gibi, neden rüya gördüğümüz sorusunun da henüz kesin bir yanıtı yok. Ancak, bu konuda çeşitli araştırmalar yapılıyor, varsayımlar üretiliyor.

Kimilerine göre rüyalar, REM uykusunda beyinde gerçekleşen kimi etkinler sonucu oluşan bir yan ürün ve rüyaların bir işlevi yok. Beyin sapındaki sinir hücrelerinin bombardımanı sonucu oluşan düzensiz sinyaller, beynin üst merkezinde birtakım etkilere yol açıyor. Bu düzensiz sinyaller de, belirli görüntülere dönüşüyor ve rüyalar oluşuyor.

Başka bir varsayıma göreyse, beyinde sürekli bir biçimde gerçekleşen etkinlik ve bağlantılar, uyku sırasında yavaşlıyor ya da bağlantılar seyrekleşiyor. Bunun da, duygusal olarak uyanıklık düzeyimizi azaltarak günlük yaşamda karşılaşacağımız stresli ve zor olaylarla başa çıkmamızı kolaylaştırdığı söyleniyor.

Bir diğerine göre, REM uykusu sırasında beyinde birçok yeni nöron bağlantısı gerçekleşiyor. Bu da, gün boyunca öğrenilen birtakım yeni bilgilerin pekişmesini sağlıyor. Hipokampusta tekrarlanan bilgiler uzun süreli bellekte depolanmak üzere üst merkezlere gönderiliyor.

Bunun tam tersi bir görüşe göreyse, rüyalar sırasında beyindeki gereksiz bağlantılar koparılıyor ve uzun süreli bellekte depolanmayacak gereksiz bilgiler beyinden atılıyor. Bir başka deyişle, beynimiz “çöpü boşaltıyor”. Bu sırada, beyinde sayıları azalmış olan mesajcı moleküller sentezleniyor ve proteinler üretiliyor. Böylece beyin kendi kendisini onarabiliyor.

4.2. Nasıl Rüya Görürüz?

4.2.1 Mekanizma

Beyindeki pons adlı merkez rüya görmeyi tetikleyen bölge olarak kabul ediliyor. Bu bölgeden gelen uyarıyla, beyinin orta merkezlerinden salgılanan asetilkolin, dopamin, β-karbolin ve dimetiltriptamin molekülleri üst merkezleri harekete geçirerek rüya görmemizi sağlıyor. 5 -30 dakika süren REM uykusu boyunca serotonin ve noradrenalin miktarının yavaş yavaş artmasıyla tekrar NREM uykusuna geçiş yapıyoruz. Miktarı artmış olan serotonin yavaş dalga uykusu sırasında birtakım enzimler yardımıyla melatonine dönüştürülür. Melatonin,  β-karbolin ve dimetiltriptamin gibi moleküllerin düzeyinin artmasıyla 90 – 120 dakika sonra, yeniden çok daha yoğun biçimde ve canlı rüyalar gördüğümüz REM uykusu evresine geçeriz.

4.2.2 Merkezler

Rüya gördüğümüz sırada beyindeki kan akışında bir artış gözlenir. Bu kanlanma daha çok reflekslerden, duygulardan, davranışlardan ve bilinçten sorumlu olan beyin sapı, limbik sistem ve önbeyinde gerçekleşir. Ayrıca bu merkezlere yakın olan görme ve işitme merkezleri de etkin hale gelir. Böylece daha önce gördüğümüz görüntüler ve sesler rüyalar sırasında kullanılır. Limbik sistemin etkisiyle bu görüntü ve seslere duygular eklenir. Daha sonra önbelleğin etkisiyle bu duygu içeren görüntü ve sesler belirli bir düzene konmaya çalışılır.
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi - Kasım 2008